Yunus Günçe Röportajı

21 Temmuz 2015

Fitnesscity’nin en renkli ve popüler üyelerinden olan Yunus Günçe ile dünyanın en iyi mutfaklarını sunan Scoop İstanbul’da, kitabı "Kafamda Böcekler Var" hakkında, gerçekleştirdiği projeler ve gelecekte yapmayı düşündüğü çalışmaları üzerine mükemmel bir söyleşi gerçekleştirdik. Özlediğinizi duyar gibiyiz…

Yunus Günçe - Fitness City

"Sende bir şey var. Seni sevmiyorum, senden nefret ediyorum. Ben seyretmem şimdi ama belki sonra seyredebilirim. Sende, seni izlettiren, seni dinlettiren bir şeyler var…"



Keşfedilme sürecinizden bahsedelim…
Kendi şansımı yakalamam diyelim buna biz… 2000’lerin başında VJ olarak başladım ben. Number One TV’ye gittim. Oradaki görevlilere sordum. "Benim bu kapıdan girebilmem ve sizi aşabilmem için ne yapmam gerek?" dedim. Number One TV’nin iç yapımlarının başında Mert Savaş var, o karar veriyor dediler. Bir telefon numarası aldım. Ertesi gün aradım, randevu aldım, görüştüm. "Gel!" dedi Mert Savaş. Sende o hava var dedi. Tamamdır gel ve alış dedi. Mert Savaş’a asistanlık yaptım. TV’ye sızdım, çevre edindim, arkadaşlıklar kurdum. 4-5 deneme çekimleri yapıldı ve berbattı. Yunus kendin ol dedim, kazanırsan da kaybedersen de sen kendin ol dedim. Bir sene boyunca devam eden mücadelemin karşılığını sonradan almaya başladım.

TV’ye geçme sürecinize dair gerçekleştirdiğiniz projeleri anlatalım biraz da…
Yunus Günçe - Fitness CityGeceleri 12’den sonra Number One TV’de VJ olarak çıkmaya başladım. Sonra, Best Tv’de Dejavu’da çıkmaya başladım. Üç Maymun, 46 gibi projelerle devam ettim. İçinde Mazmut Amca adında kocaman kukla olan bir program yaptım. Eleştirel şeyleri kuklaya söyletiyordum. Nasıl gelmiş aklıma, nasıl organize etmişim? Gerçekten inanamıyorum…

46 mesela deli odasında geçiyordu. 46, işin zirvesiydi. Tanrı kamerası vardı ya… O zamanlar Go Pro’lar yoktu düşünün…Finalde de Dejavu’da yaptığım program, "Koçum Benim" ekibinin dikkatini çekmiş. Keşfedilmek buna diyorsak tam da böyle oldu aslında. "Koçum Benim" den sonra oyuncu bellediler beni. Ben aslında çok daha zor bulunan bir şeyim. Erkek sunucuyum. 

Böylesine çeşitlilik… Siz kendinizi nerede görüyorsunuz peki?
Yeni nesil Showman’im ben, erkek sunucuyum… Hepsinin üst kümesi, ana kümesi bu. Oyunculuk var içinde, stand-up var, bir şeyi sunmak var. Benim kategorim tam olarak bu. Dolayısıyla oyunculuk yapmıyor olmamın da sebebi bu. Ben bir şey sunmaktan çok keyif alıyorum.

TV’de oyuncu olarak tekrar görebilecek miyiz sizi?
Dizi oyunculuğundan çok keyif alamıyorum ben. Öyle bir vaktim yok bir defa… Tiyatro yapıyorum. Çok farklı bir oyun gerçekleştiriyoruz. KAM diye… Şimdi büyük ölçekli bir oyun gelecek…  Kafamdaki Talk Show’u hayata geçireceğim.

Sizce Talk Show nasıl olmalı?
Sende bir şey var. Seni sevmiyorum, senden nefret ediyorum. Ben şimdi seyretmem ama belki sonra seyrederim. Sende, seni izlettiren, seni dinlettiren bir şeyler var… Aura, enerji bilemem, ama sende bir şey var. Bu tatta bir şey…

Yunus GünçeTalk Show meselesi bir dekorasyon meselesi değil. Önce bunu kavramak gerekiyor. Üçlü çekyat, bir sehpa, birkaç konuk ve sokak röportajları değil… Oradaki adamı bulacaksın. O adamı bulamazsan hiçbir şey olmaz. O sistemi işleten şey, oradaki işlemci adamdır ya da kadındır. Kendi meselesi olmayan insan, başkasının meselesiyle zaten ilişki kuramaz. Sende bunu anlarsın. Ben senin bunu anlamandan rahatsız olurum.

Sırada nasıl projeler var?
Önümüzdeki günlerde bir sürpriz olabilir. Bu proje kanalda olmazsa internet ortamından devam edecek. Youtube’dan bir kanal açtık, oradan yayınlayacağız. Fikir zor bulunan bir şeydir. İyi fikir kendini hemen belli eder. Seni zorlamayacak, sen istemezsen seyretmeyeceksin. Seni gıdıklamaya çalışan, zorlamaya çalışan tiplemeler bitti. Yavaşlık ve el frenleri olmayacak programda. Burada çok ciddi bir zekâ, tempo ve özgünlük varmış diyeceksin. O programda her an, her şey olacak diye düşüneceksin. Sen izlerken, komik olanların altını çizmeyeceğiz. Bak şimdi burada komiklik olacak, haberin olsun izlenimi verilmeyecek.

Ailenizde renkli bir ortam mı var? Kişiliğinizin gelişmesinde önemli etkileri vardır diye düşünüyoruz...
Çok sağlam bir babam vardı benim. 97 senesinde vefat etti, ben babamla ilgili bir kere bile rahmetli demedim. Ölmesi dışında yokluğunu bir kez bile hissetmedim. Hala öğretiyor. 4 kardeşiz biz. Ana hareketi verdi, temelleri ve prensipleri anlattı. Dört-beş yaşlarında asansör adabını anlattı, böyle bir adamdı. İlkokuldaydım ve babam beni Nazım Hikmet’le, şiirleriyle tanıştırdı. Bu hayatta senin gibi adamlar zorlanır derdi hep. Ama bu zorluklardan beslenir hale geldim. Unutmayın "Dertlendiğiniz kadar varsınız!" 

Kitap projesiyle hayranlarınıza merhaba dediniz. “Kafamda Böcekler Var” nasıl bir kitap oldu?
Kafamda Böcekler Var - Yunus GünçeCiddi kaynaklardan alınan verilere göre promosyonsuz ilk 20’deyiz. Kapağa fotoğrafı koysaydım ilk 10’da olurdum. Kapakta dikkat ederseniz labirent ve top var. O top, sembolik olarak beni temsil ediyor. İçeriğine güveniyorum. İçinde de tasarım var. 70 yazıya, 70 tane önsöz yazdım. Dünyada yok böyle bir şey. Kitabı, betimlemelerle, edebi kaygılarla yazmadım ben.

Benim zaman kaybetmemek gibi bir derdim var. Anlatırken zaman kaybetmemek istiyorum. Sahnedeki adam, yazan adam, program yapan adam ve yaşayan adam aynı adam. Dolayısıyla burada bir bütünlük var. Hissettiklerimin, yaptıklarımın ve yapmak istediklerimin yazı hali diyebiliriz. Yazı hali dememin de en büyük sebebi bu. "Kafamda Böcekler Var", benim hayatımın özeti. Yazdıklarımla okuyucunun ruhunun örtüşmesi.

Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Kitap okuyanlardan aldığım reaksiyon şu; okuduğum hiçbir şeye benzemiyor. Zaten istediğim ve almak istediğim şey de bu. Ya da bu kadarını beklemiyorduk diyor. Bu artık teslim olmaktır. Benim sahnede yarattığım duygu da bu! Sahnede öyle şeyler anlatıyorum ki hayatımla ilgili, sen bunları alıp sosyal medyada aleyhimde kullanabilirsin. Bir kişi yazmadı inanın…

Sahnedeki versiyonu nasıl?
Sahnedeki versiyonu çok daha komik. Amacım, anlatmak ve bir şeyler söylemek. Dinleyenin de zekâsına, temposuna hürmet eden bir şeyler var. Sahnede birçok metod var. Ben sahneye çıktığım zaman izleyicilerime şunu söylüyorum sürekli… Eğer sen buradan çıkarken gülmeden çıkıyorsan, sorunu mutlaka kendinde ara… Ben bu metodu iyi uygulayan biriyim.

Nasıl bir karakter Yunus Günçe?
Birçok insanın 8 hamle sonrasını falan düşünebiliyorum. Örneğin, ben bir şey söylerken sonradan senin bana kuracağın 8 cümleyi biliyorum. Bana saldıracaksan çok kuvvetli saldırman lazım. Ben her şeyin farkında olan biriyim. Kendimin, limitlerimin, sektörümün, ülkemin farkındayım. Bu kadar farkında olmamalıydım belki. Bu durum çoğu zaman beni çok zorluyor.

"Ünlü olmak" size göre nasıl bir kavram?
Ben ilkokul içinde de ünlüydüm. Ben sıfatlara takılmam. Yaptığım işlerin amacı bu. Ünlü olma meselesi büyütülüyor. Ünlü olmak bir meslek değil. Türkiye’de bu durum çok baskın hale geldi. Üreten, yaratıcı, sanatçı diyebileceğimiz türlerin nesli günden güne tükenmek üzere. Kendi kendimize yapıyoruz. Aynılığı, standart halinde olmayı biz yapıyoruz. Sonra da çıkıp şikâyet ediyoruz. Elemiyoruz, açık değiliz. Sahnede iyi de, kötü de olabilirim. Ya çok iyiysem ben… Sen buna hazır mısın peki? Hayatında yeni bir kişiye daha yer var mı?

Sporla aranız nasıl, hangi spor salonunu tercih ediyorsunuz?
Sporla aram çok iyi. Şu sıralar en çok sporla aram iyi, seviyoruz birbirimizi. En iyi spor salonu, eve yakın spor salonudur prensibiyle Fitnesscity’dir diyorum.

"Neden Fitnesscity?"
Yunus Günçe - Fitness CityHem yakın, hem samimiyetle söylüyorum temiz. İçerde bangır bangır müzik yok. Bunlar önemli nüanslar. Salon müziği, kendi dinlediğim müziğe karıştığı zaman rahatsız oluyorum. Çünkü kimse, salonun sana dikte ettiği müziği sevmek zorunda değil. Belli bir desibelde müzik olması önemli.

"Spor Eğitmenlerinden destek alıyor musunuz?"
Elbette ki zorlandığım ve kafamın karıştığı yerlerde eğitmenlere soruyorum. Her şeyi en iyi ben bilirim gibi iddialarım olmadı hiçbir zaman. Kafamın karıştığı noktalarda eğitmenlerden destek alırım, her işin bir ehli var.

Son olarak neler söylemek istersiniz?
Hayatınıza anlam katmaya çalışın. Emniyet şeridine girmemek, sahilde saatlerce 4m karelik alanda çimin üzerinde mangal yakmamak, geri dönüşüm yapmak, ambulansın arkasına takılmamak, Pazar günü süpürge makinesi açmamak, spora duş alarak gitmek, sporda çalıştığın aletlere havlu sermek hayata anlam katmaktır. Özünde, başkasını önemsemek hayata anlam katmaktır. Ama sen böyle atomu parçalayacakmış gibi, gezegen bulacağım, amaaan bugün de bulamadım boşver mantığıyla yaşarsan, memleketi ben mi kurtaracağım ciddiyetiyle yaşarsan olmaz. Farkındalıklar yaratın.

Röportaj: Sertan Özdemir / Nazan Bayramin

  • PAYLAŞ